Dünyada 400 milyon Hepatit B, 170 milyon da hepatit C virüsü taşıyan insan bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü de 28 Temmuz'u Dünya Hepatit Günü olarak belirledi. Hastalığa dikkat çekmek için İstanbul'da da etkinlikler düzenlenecek.Hepatit B Virusunu (HBsAg antijenini ve hepatitle ilişkisini) keşfeden ve hepatit B aşısının geliştirilmesinde büyük katkısı olan Nobel Tıp Ödülü sahibi ünlü bilim adamı Baruch S. Blumberg’in doğum tarihi 28 Temmuz 1925 olması dolayısıyla, 28 Temmuz günü dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olan hepatiler değişik yönleriyle hastalar ve hekimler tarafından değerlendirilmektedir.
KADIKÖY’DE DÜNYA HEPATİT GÜNÜ ETKİNLİĞİ
DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve DHB (Dünya Hepatit Birliği) tarafından “Dünya Hepatit Günü” olarak belirlenen 28 Temmuz günü, bütün dünya ile birlikte Ülkemizde de HepYaşam Derneği öncülüğünde düzenlenen ve Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD) tarafından desteklenen etkinliklerle ele alınacaktır. Viral hepatitlerin (özellikle hepatit B ve hepatit C) önemine dikkat çekmek ve farkındalığı arttırmak için düzenlenecek etkinlikler, 28 Temmuz Salı günü Kadıköy İskele Meydanı’nda saat 11.00’de başlayacaktır. Gün boyu devam edecek etkinlik kapsamında, Hekimler tarafından halka bilgilendirme yapılacak; ayrıca hastalıklarla ilgili broşür dağıtımı, çocuklara yönelik sürprizler, şapka rozet vs. dağıtımı yapılacaktır.
VİRAL HEPATİTLER GERÇEKTEN DÜNYANIN BAŞINA BELA MI?
Tüm dünyada yaklaşık 400 milyon hepatit B, 170 milyon da hepatit C taşıyıcısı veya hastası bulunmakta olduğunu belirten Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, bu iki virüsün Ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti. Prof. Dr. Tabak şöyle devam etti: “Ülkemizde HBV sıklığı %4, HCV sıklığı ise %1 olup, yaklaşık 3 milyon hepatit B ve 600.000 hepatit C hastamız olduğu tahmin edilmektedir. Hepatit C hastalarımızın tanı koyulduğunda %20’sinin ileri evrede yani sirotik olması çok acı bir gerçektir. Tüm dünyada bir yılda 1.5 milyona yakın kişi Hepatit B (HBV) ve Hepatit C virüsünün (HCV) yol açtığı kronik hepatitlere bağlı komplikasyon olarak gelişen siroz ve karaciğer kanseri nedeniyle kaybedilmektedir. Bugün, kronik hepatit B tedavi ile kontrol altına alınabilir, kronik hepatit C de tedavi edilebilir bir hastalık konumuna gelmiştir. Ancak Hepatit C'nin tedavi maliyeti yüksektir.”
Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu aşıyla korunulabilir bir hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tabak, Sağlık Bakanlığı’nın 1998 yılından itibaren hepatit B aşısını çocukluk aşı programına almış olduğunu, %90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmekte olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Tabak ayrıca; “Kronik hepatit B’nin önlenmesi açısından VHSD olarak Bakanlığın aşılama çalışmalarını destekliyor ve ileriye dönük çok önemli bir etkinlik olarak görüyoruz. Aşı kapsamı dışında kalan kişilerin de bireysel olarak aşılanması konusunda yeni bir program başlatılmasını arzuluyoruz. Yaklaşık 25 yıldır hepatit B veya hepatit C’ye bağlı kronik hepatitler tedavi edilebilmektedir. Kronik hepatit B tedavisinde değişik sayıda tedavi sözkonusu olup, hastalar günde 1 tablet ile tedavi edilebilmektedir. Fakat tedaviler çok uzun süreli olması önemli dezavantajıdır. Yirmibeş yıl önce başlayan Hepatit C tedavisinde hastalarımızın yarısı 1 yıl süren ve çok fazla yan etkileri olan tedaviye çok iyi yanıt verirken, bugün geliştirilen yeni tedavi yöntemleri ile 3 ay gibi kısa sürede hastalarımızın nerede ise tamamı tedavi edilebilmektedir. Fakat bu yeni tedaviler çok iyi sonuçlar vermesine ve ülkemiz dahil tüm dünyada ruhsat almasına karşın maalesef bugün için hastalarımız bu ilaçlara ulaşamamaktadır” dedi.
HEPATİT C HASTALIĞININ ARTACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR
HEPYAŞAM (Hepatitle Yaşam Hasta ve Hasta Yakınları Bilgilendirme ve Dayanışma Derneği) Başkanı Dr. Hilal Ünalmiş Duda ise, Hepatit C ile ilişkili hastalık yükünün önümüzdeki birkaç on yıl içinde artacağının öngörülmekte olduğunu belirterek, tedavi edilen hastalarda siroz ve kansere bağlı ölümleri önemli ölçüde azaltmakta, tedavinin gecikmesinin de uzun dönemde maliyetleri artırmakta olduğunu söyledi.
Dr. Hilal Ünalmiş Duda ayrıca, “Bizlerin ve hastalarımızın sorunlarını gündeme getirerek sağlık otoritelerine sesimizi duyurmaya çalıştığımız bu günde sorunlarımızı şu şekilde özetleyebiliriz” dedi;
• Halen hastalarımız açısından damgalanma ve ayrımcılık devam etmektedir.
• Hastalarımızın tanı alma oranı yaklaşık %20’lerdedir. Bunun anlamı kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hasta hastalıkları sessizce siroza ve karaciğer kanserine ilerleyerek, hastalıklarını kan ve cinsel yol ile bulaştırarak aramızda yaşamaya devam etmektedirler.
• Ülkemizde HBV hastaları, dünya standardları ölçüsünde tedavi imkanına kavuşmuşlardır.
• Hepatit B tedavisinde tedaviye ulaşamama sorunu olmamakla beraber, hepatit C de maalesef yeni tedavilere ulaşamama büyük bir sağlık sorunu olarak karşımızdadır. Erken evre hepatit C hastasında bu durum fazla önemli olmamakla beraber; siroz gelişmiş, karaciğer nakli yapıldıktan sonra nüksetmiş veya daha önceki tedavilere yanıt vermemiş hastalarda bu sorun artarak devam etmektedir.
• İleri evre Kronik hepatit C’si olan bu hastalarımız tedavileri hepatit C’den çok daha masraflı olan kanser hastalarından veya romatolojik hastalardan daha değersiz değillerdir ve bu hastalara da tedaviye erişim bakımından gerekli ihtimam ve kolaylık gösterilmelidir..
• Mevcut tedavi seçenekleri, zor hasta gruplarında ihtiyacı maalesef karşılamamaktadır.
http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/29621696.asp?utm_source=facebook.com&utm_campaign=button&utm_content=newsdetail